16 Ağustos 2009 Pazar


Soruyorlar hep bana…

Nerden geliyor bu enerjin nedir bu telaşın diye…
Valla bu biraz bizi biz yapan şeylerle ilgili… Sanki onlara borçlu hissediyorum kendimi… Toprak anaya, Anadolu’ya, anneannelere, babaannelere, dedelere…

Hele dedem ki, "Aydınlanma Devrimcisi*" Hasan-Âli Yücel, bakanlığı döneminde bir eğitim reformu yapmakla kalmayıp ekibiyle birlikte Köy Enstitüleri modelini oluşturmuş ve 21 tanesinin Anadolu’nun dört bir yanında kurulmasını sağlamıştır. UNESCO, Köy Enstitüleri'ni tüm gelişmekte olan ülkelere önermekle kalmayıp, Hasan-Âli Yücel'in 100. doğum yıldönümü olan 1997 yılında tüm tünyada, onun "saygı ile anılması" kararını aldı.


Hasan-Âli’yi bilenlerin onları anlatırken gözlerinin parlayışını bir görseniz daha iyi anlarsınız insana ne kadar çok misyon yüklediğini böyle bir dedenin torunu olmanın…

Öbür tarafta dayım; “Can baba”, şiirleriyle etkili, güçlü, en muhalif şair

Diğer tarafta Afrika’dan gelen köklerim…

Belki ondandır turuncuları, morları, sarıları, parlak kırmızıları pek severim. Afrika renkleri diye… Renkler, sesler, desenler, kültürler hepsi bir kampanyaya doğru götürüyor beni, insanlığın bu çok kısa kalan zaman diliminde bir değişim gerçekleştirme şansı var. Ben, beni yetiştiren bunca güzel öğretmenim için, öğretmenlerimle yapacaklarımı düşünüyorum.

Ben, benden daha çok beni yetiştirenlerin bir meyvesiyim. Gelişen bu meyveyi artık siz olgunlaştıracaksınız. Hani rahatsız olmayın benim telaşımdan, amacım uyuyanları uyandırmak, olayların olması gerektiği gibi akmasını çabalamak.

Tüm bu koşuşturmanın içinde “dinginliği” ne oranda yakalayabilirim, koşarken bir an durup nasıl fotoğraf çekerim bunu öğrenmeye çalışıyorum.

* Alev Coşkun'nun "Hasan-Âli Yücel" kitabından
Fotoğraf: Efsun Sertoğlu